Anne ve baba olma hem yeni hem de farklı bir yaşam senaryosunun başarılı bir şekilde oynanmasını sağlayan önemli bir olaydır. Ebeveynlerde bu yönde oluşturulan tüm senaryolar, çocuğun sağlıklı olarak dünyaya geleceği yönündedir. Fakat beklenilenin aksine çocuğun farklı bir şekilde doğması, ilk olarak “şok” duygusunun yaşanmasına ve zamanla ekonomik, sosyal ve psikolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu durum karşısında strese giren ebeveynler, gündelik yaşamın gerekliliklerini yerine getirmekte bile zorlanmaktadır. Ekonomik olarak ailenin yetersizliği, aile üyelerinin rollerinde değişikliklerin yaşanması, bilgi eksikliği ve toplumun özel bakım gerektiren çocuklara karşı bakışı da bu stres düzeyini arttırmaktadır.
İnsanlar yaşamlarını daha anlamlı hale getirmek ve daha iyi bir yaşama sahip olabilmek için gayret göstermektedir. Bu durum bazen doğa ile kucaklaşma, bazen de bireyin kendini sanata adaması olarak ortaya çıkmaktadır. Çocuk sahibi olmak ve çocuklarıyla ilgili hayaller kurmak da ebeveynlerin yaşamlarına anlam katma yollarından biridir. Özel bakım gereksinimleri olan bir çocuğa sahip ebeveynlerde ise anlam katma, diğer insanlara kıyasla değişiklikler gösterebilmektedir. Bu durumun temelinde, çocuktaki engelin getirmiş olduğu zorlukların, ebeveynlerin ruhsal dayanıklılıklarını zayıflatması yer almaktadır.
Psikolojik dayanıklılık; belirsizliğin hâkim olduğu durumlarda bireyin bununla karşı karşıya gelmesi ve sorumluluk üstlenmesi, gerekli olan mücadeleyi vermesi ve mücadele edecek özgüvene sahip olması biçiminde tanımlanmaktadır. Uyum sağlama ya da başarı olarak tanımlanması mümkün olan psikolojik dayanıklılık; trajedi, travma ya da aile içi ilişkilerde yaşanan problemler gibi büyük stres kaynakları karşısında uyum sağlayabilmeyi ifade etmektedir. Psikolojik dayanıklılığı yüksek olan birey, yaşamsal deneyimler karşısında kendini toparlayabilme bakımından daha güçlüdür ve başarılı bir şekilde felaketlerin üstesinden gelebilmektedir.
Özel bakım gereksinimi olan çocuğa sahip ebeveynlerin psikolojik dayanıklılıkları ile ebeveynlik rollerinde kendilerini yeterli bulmaları, çocuğa yapılan yatırımlar ve çocuk-ebeveyn rollerinin düzenlenmesi arasında güçlü bir bağ bulunmaktadır. Buradan hareketle, yaşamın anlamını bulabilen, çocuklarıyla daha etkili iletişim kurabilen ve ebeveynlik rollerini dengede tutabilen ebeveynlerin, çocuklarının problemleri karşısında daha yüksek psikolojik dayanıklılığa sahip olacaklarını söylemek mümkündür. Bu niteliklerden uzak olan ebeveynlerde ise özel bakıma gereksinim duyan bir çocuğa sahip olmak, psikolojik dayanıklılık üzerinde azalan bir etki yaratmaktadır.
Özel gereksinimli çocuğa sahip ailelerin yaşadıkları zorluklarla başa çıkmasında önemli olan bir başka psikolojik yapı ise aile yılmazlığıdır. Yılmazlık, yetişkinlerin hayata ilişkin beklenmeyen veya zor olaylarla mücadele etme yöntemlerini açıklamak maksadıyla kullanılan bir kavramdır. Bir topluluğun ya da şahsın, bir güçlüğün, sıkıntının oluşturacağı zararların üstesinden gelmek, bunları önlemek veya asgariye indirmek maksadıyla sahip olduğu kapasite yılmazlık şeklinde ifade edilmektedir. Aile yılmazlığı ise, hayatın güçlüklerine ve risklerine karşı başarılı biçimde ayak uydurma ve sağlıklı aile işleyişini geliştirme veya devam ettirmede aile sisteminin gücü şeklinde ele alınmaktadır.
Ailelerin Yaklaşımı Nasıl Olmalıdır?
-Çevrenin eleştiri ve yorumlarından işe yarayanlardan yararlanmak
-Empati kurabilme ve iletişim kurma becerisine sahip olmak
-Çocuğun farklılığını tehdit değil fırsat olarak görme eğilimi
-Bireysel ve ailesel farkındalık için gerekli tutumu sergilemek
Özel gereksinimli çocuklarla yapılan çalışmalarda alanında uzman kişiler ile görüşmek en doğru yol haritasını belirlemenize yardımcı olacaktır. Her birey biricik ve özeldir, kişinin mizacına göre yaklaşım sergilemek en uygun yaklaşım olacaktır.
Kıbrıs şubemizde hizmet veren uzman psikologlarımızdan detaylı bilgi almak için Tıklayınız.
Kıbrıs Özel Gereksinimli Bireyler | Kıbrıs Psikolog | Özel Gereksinimli Bireyler