20.yüzyıldan günümüze kadar dünya nüfusu gittikçe hızlı bir şekilde artmaya devam etmektedir. Günümüzde 7.5 milyar olan dünya nüfusunun, devam eden bu artışlarla beraber 2030'da 8.5 milyara, 2050'de ise 10.1 milyara ulaşacağı öngörülmektedir. Artan dünya nüfusuyla beraber enerji kaynaklarından; doğal gaz, kömür ve petrol gibi fosil yakıtların daha çok kullanımı sonucu atmosfere salınan ve sera emisyonu meydana getiren gazlar ve bu gazların atmosfer tarafından geri emilememesi sebebiyle iklim küresel olarak hızla değişmeye başlamıştır. Dünya atmosferindeki bu değişimler olası iklim krizinin habercisidir. Giderek artan dünya nüfusunun beslenme ihtiyaçlarını yeterli ve adaletli ölçüde karşılayabilmek ve olası bir iklim krizini engelleyebilmek için sürdürülebilirlik kavramının ve sürdürülebilir beslenmenin rolü büyüktür.
Dünya’da 820 milyondan fazla kişi açlıkla mücadele etmekte ve yetersiz beslenmektedir 2018 yılında yapılan bir araştırmaya göre 1.3 milyar insanın orta düzeyde gıda güvencesizliği ile karşı karşıya kaldığı; yani düzenli olarak yeterli düzeyde ve doyurucu besinlere erişemediği, 151 milyon çocuğun yaşına göre boy uzunluğunun kısa olduğu, 51 milyon çocuğun boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının düşük olduğu 2 milyardan fazla insanın vitamin-mineral eksikliği olduğu bilinmektedir. Bir diğer yandan fazla kilo ve şişmanlık ile Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar küresel olarak 4 milyon ölüme neden olmaktadır. Çağımızda neredeyse 2 milyar yetişkin ve 40 milyonun üstünde beş yaş altı çocuk fazla kiloludur. 670 milyonun üstünde yetişkin ve 120 milyonun üstünde 5-19 yaş grubu çocuk ve genç şişmandır. Son 30 yılın verilerine göre ise diyabetin küresel prevalansında iki kat artış olduğu tespit edilmiştir. Bu verilerin bütününe bakıldığında Dünya´da günümüz insanlarının hepsine yetecek kadar besin olmasına rağmen adil olmayan bir dağılım olması nedeniyle bu kadar dengesiz bir ayrım söz konusudur. Sürdürülebilir beslenmenin amaçlarınden olan adil olma gayesi bu dengesiz dağılımın önüne geçilmesi açısından da önemli bir role sahiptir.
Sağlıklı yaşlanmayı ve sürdürülebilir gelişmeyi teşvik etmek için önleyici eylemler olmadan, kronik hastalıklar ve ciddi tehditlere neden olan kontrolsüz çevresel etkilerin riski artar ve sonuçta nesiller arasında eşitsizlik ve dengesizlik riskine neden olur. Bu bağlamda, 193 ülke Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemini ve 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefini benimsemiştir. Bu uluslararası politika çerçevesi, yoksulluğu sona erdirmek, gezegeni korurken herkes için sağlık ve refah sağlamak için evrensel bir eylem çağrısıdır.
1.Yoksulluğa Son⇥Yoksulluk, yeterli gıda alımına erişimi sınırlar ve beslenme önerilerine ulaşmayı zorlaştırır.
2.Sıfır Açlık⇥Sürdürülemez gıda üretimi yetersiz beslenmeye neden olur.
3.İyi Sağlık ve Refah⇥Sağlıklı ve sürdürülebilir beslenme, bulaşıcı olmayan hastalıklar da dahil olmak üzere erken ölümü azaltabilir.
4.Nitelikli Eğitim⇥Yetersiz beslenme öğrenme yeteneklerini etkilerken, daha yüksek farkındalık sağlıklı ve sürdürülebilir gıda seçimlerini etkileyebilir.
5.Toplumsal Cinsiyet Eşitliği⇥Kadınları haklarını talep etme konusunda güçlendirmek, yaşam ve beslenme kalitesinin artmasına yol açar; uygun beslenme, daha iyi iş fırsatlarına dönüştürülebilen öğrenme performansını iyileştirir.
6.Temiz Su ve Sanitasyon⇥Güvenli içme suyu ve sanitasyona erişim yetersiz beslenmeyi azaltabilir.
7.Erişilebilir Temiz Enerji⇥Fosil yakıtlardan bağımsızlık yaratacak, sera gazı emisyonlarını ve çevre kirliliğini azaltacak ve gıda güvenliğini sağlayacaktır.
8.İyi Çalışma ve Ekonomik Büyüme⇥Ekonomik dönüşüm, artan beslenme güvenliği ve sürdürülebilir tarım sağlayabilir.
9.Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı⇥Teknolojilere ve altyapıya uygun erişim, tarımsal kalkınma ve gıda güvenliği için şarttır.
10.Eşitsizliklerin Azaltılması⇥Eşitsizlikler gelir, gıda, sağlık ve eğitime erişimde eşitsizliklere neden olur.
11.Sürdürülebilir Şehir ve Yaşam Alanları⇥Kırsal alana yönelik büyüme gıda ihtiyacını arttırır, gıda ve su kaynakları rekabetine ve son olarak gıda alımlarına bağımlılığı oluşturur.
12.Sorumlu Tüketim ve Üretim⇥Büyüyen bir küresel nüfusun beslenme ihtiyaçlarını karşılamak, gıda için sürdürülebilir çözümler gerektirir.
13.İklim Eylemi⇥İklim değişikliği, küresel gıda üretimini ve gıda güvenliğini ve tatlı su kaynaklarına erişimi etkiler.
14.Suyun Altındaki Yaşam⇥Su ürünleri açlığı azaltır ve beslenmeyi iyileştirir; ancak, aşırı avlanma biyoçeşitliliği sınırlar.
15.Karadaki Yaşam⇥Arazi kullanımındaki değişim, biyolojik çeşitliliği ve gıda üretimini azaltırken toprağın bozulmasına ve tatlı suya erişimin azalmasına neden olur.
16.Barış ve Adalet⇥Savaş, yetersiz/güvensiz gıda tedariği ve gıdaya erişimin azalması nedeniyle yetersiz beslenmeye ve ölüme neden olur.
17.Hedeflere yönelik ortaklıklar⇥Hedeflere ulaşmak için hem çeşitli sektörler hem de hükümetler arasında ortaklığa ihtiyaç vardır.
Beslenme; sağlığı korumak, geliştirmek ve yaşam kalitesini yükseltmek için vücudun gereksinimi olan besin ögelerini yeterli miktarlarda ve uygun zamanlarda almak için bilinçli yapılması gereken bir davranıştır. Beslenmenin insan sağlığı ile beraber çevre ve besin üzerine olan etkilerinin de üzerinde durulması gereklidir. Sağlıklı diyetlere uyumun sağlanması, tüketilen besin çeşidi ve miktarı çevreyi etkilediğinden dolayı daha çevre dostu beslenme alışkanlıklarının oluşarak toplum sağlığının iyileşmesine katkıda bulunması açısından önemlidir. Bu bağlamda aşırı bozulma, doğal kaynakların tüketimekten kaçınan ve uzun süreli sağlığı koruyacak beslenme ilkelerine uygun diyet kavramına göre sürdürülebilir beslenme kavramı önerilmektedir. FAO(Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü) sürdürülebilir beslenmeyi; ‘Mevcut ve gelecek kuşakların beslenme ihtiyaçlarını karşılayan, biyolojik çeşitliliğe ve ekosisteme saygılı olan, koruyucu, kültürel olarak kabul edilen, ulaşılabilir, uygun maliyetli, beslenme açısından yeterli, güvenli ve sağlıklı’ şeklinde tanımlamıştır.
2019 yılında 16 ülkeden 37 bilim insanının katıldığı EAT-Lancet komisyonunda, sürdürülebilir beslenme üzerine bir rapor yayımlanmıştır. Bu çalışmada hem insanlar hem de gezegenimiz için sağlıklı olan, kronik hastalık risklerini en düşük seviyelere indirmeyi ve insan sağlığını en üst düzeye çıkarmayı hedefleyen evrensel referans bir diyet belirlenmiştir. Bu referans diyet gezegen diyeti olarak adlandırılmıştır. Gezegen diyeti büyük oranda sebze ve meyve içeren, protein ve yağ kaynakların daha çok bitkisel gıdalardan temin edildiği bir diyettir.
Diyetisyen Melek Gümüş
Nevşehir Diyestisyen | Sürdürülebilir Beslenme | Gezegen Diyet