Sözlük tanımı olarak iki dillilik, bireyin iki farklı dilbilimsel kodu sosyal iletişim işlevi olarak kullanabilmesi şeklinde tanımlanmaktadır (Hamers ve Blanc, 2004)
Değişen dünya koşulları paralelinde ailelerin bir bölümü, çocuklarını iki dilli olarak yetiştirmek istemektedirler (Lee vd., 2015). Ancak iki dilli çocuk yetiştirme konusunda da pek çok yaygın yanlış inanışa rastlanmaktadır (Byers-Heinlein ve Lew-Williams, 2013). İlaveten gelişimsel bozukluğu olan çocuğa sahip ebeveynlerin, çocukları ile birden fazla dil kullanma konusunda endişeleri olabilmektedir (Yu, 2013). Dolayısıyla ebeveynler, konu ile ilgili doğru rehberlere ihtiyaç duymaktadırlar (Lee vd., 2015).
Sağlık meslek elemanları olan dil ve konuşma terapistleri (DKT); dil, konuşma, ses ve yutma alanlarında önleme, tarama, değerlendirme, tanılama, danışmanlık ve terapi gibi çeşitli hizmetler vermektedirler. Ayrıca DKT’lerin meslek yaşamları içerisinde değişen dünya standartlarına, kültürel ve dilsel çeşitliliklere uygun olarak hizmet vermeleri gerekmektedir (ASHA, 2007). Dolayısıyla DKT’lerin iki dillilik konusunda çeşitli rolleri olduğu söylenebilir. Nitekim öğretmenler, pediatristler ve DKT’lerin; iki dillilik ile ilgili yaygın yanlış inanışları, bilimsel gerçeklerle yer değiştirme konusunda önemli sorumlulukları olduğu belirtilmektedir (Byers-Heinlein ve LewWilliams, 2013).
Yaygın yanlış inanışın aksine iki dil öğreniminin, çocukların kafasını karıştırmadığı ve çocukların dil gelişimi açısından bir risk faktörü olmadığı belirtilmektedir (Hoff ve Core, 2015). İki dilli çocuklar ile tek dilli akranlarının dil gelişimlerinin benzer olduğunu gösteren pek çok çalışma bulunmaktadır (David ve Wei, 2008; MacLeod vd., 2011; Özpolat ve Sağlam, 2020). Yapılan çalışmalar, okul öncesi dönemde iki dilli eğitimin desteklenmesinin bilişsel beceriler açısından (Örn. yürütücü işlevler, bilişsel esneklik) avantaj sağladığını da göstermektedir (Barac 729 ve Bialystok, 2012; Karslı ve Karakelle, 2018).
Çocuğun ikinci diline ilişkin üretimlerinin; erken yaşta ikinci dile maruz bırakılmaya ek olarak her bir dil için sunulan dil girdisinin nicelik (Örn. sözcük sayısı) (Garcia-Sierra vd., 2016) ve niteliğine (Örn. etkileşim türü) bağlı olduğu belirtilmektedir (Ramírez -Esparza vd., 2017). Tüm bunlarla birlikte DKT’lerin günümüz dünyasında nüfusu gittikçe artan iki dilli çocukların dil ve konuşma özelliklerini değerlendirme noktasında da önemli rolleri bulunmaktadır (McLeod vd., 2017). Örneğin bir DKT, iki dilli bir çocuğun dil gelişimindeki olası gecikmenin sebebinin dilsel gecikmeden mi yoksa gelişimsel bir dil bozukluğundan mı kaynaklandığını iyi ayırt edebilmelidir (Cincinnati Children’s, 2015).
Anahtar Kelimeler: Kayseri Dil ve Konuşma Terapisi | İki Dillilik | Bilingualizm